Advanced
Search
  1. Home
  2. Sosyal öğrenme Teorisi Nedir?

Sosyal öğrenme Teorisi Nedir?

  • 11 Ocak 2021
  • 0 Likes
  • 247 Views
  • 0 Comments

Bu makale Albert Bandura tarafından pratik bir şekilde geliştirilen Sosyal Öğrenme Teorisini açıklamaktadır. Bu makaleyi okuduktan sonra, becerilerde ustalaşmak için bu güçlü sürecin temellerini anlayacaksınız.

Sosyal Öğrenme Teorisi nedir?

Sosyal Öğrenme Teorisi, Kanadalı psikolog Albert Bandura tarafından icat edildi ve geliştirildi. Bu teorinin temeli, bir kişiliğin, geleneksel psikologların inandığı gibi yalnızca gözlemlenebilir davranıştan oluşmadığını, aynı zamanda bilişsel süreçlerin davranış kalıplarının değişmesinde veya bunlara hakim olmada önemli bir rol oynadığını gösterir.

Sosyal öğrenme teorisinin amacı, bir bireyin birçok yolla öğrenebileceğini göstermektir. İnsanlar, kendini düşünmeye dayalı seçimler yaparlar ama esas olarak bir kişinin kendisini içinde bulduğu ortam, davranışlarını ve öğrenimlerini etkiler. Bu teorinin merkezinde yer alan öğrenci, farklı dürtüleri farklı şekillerde işler.

Edimsel koşullanma

Edimsel koşullandırma: İki tür davranış arasında bir ayrım yapılır: yanıt veren davranış ve edimsel davranış. Yanıt veren davranışı, bir uyarıcıya otomatik bir tepkidir. Bir kişinin retinası parlak ışıkla karşılaştığında kişi göz kırpmaya başlar. Bu refleks, istemsiz ve kasıtsızdır. Öte yandan, eylemci davranış tamamen gönüllü ve kontrollüdür. Bir kişi kendi ortamında çalışır ve sonuçlar şeklinde geri bildirim alır. Bu sonuçlar, bir kişinin davranışını değiştirmesini veya değiştirmemesini sağlar.

İnsanın doğduğu andan itibaren gözlemsel öğrenme denilen gelişim mekanizması çalışmaya başlar. Etkili olarak, bu, insanların başkalarının ne yaptığını gözlemleyerek öğrendiği anlamına gelir. Birinin davranışı taklit etme nedeni, gözlemsel pekiştirme olarak belirtilir: Bir kişinin yapılan eylemden deneyimlediği sonuçları görmek. Örneğin: bir öğrenci, yaptığı zor hesaplamalarla ilgili öğretmeninden bir iltifat alır. Sınıf arkadaşları bu iltifatı duyar ve bu da onları zor ödevleri çalışmaya motive eder.

Aynı ilke tam tersi de geçerlidir. Bir öğrenci sınıfa geç geldiğinde, zamanında gelmesi konusunda uyarılacak, hatta muhtemelen cezalandırılacaktır. Sınıf arkadaşları bunu gözlemler ve zamanında olmanın daha iyi olduğu sonucuna varırlar. Fakat bu gözlemsel pekiştirme biçimleri her durumda işe yaramaz. Pekiştiriciler genellikle kişiseldir ve öğrencinin gelişimi ile değişebilir. Maddi bir pekiştirmenin zıt bir etkisi olabilir, içsel motivasyon kaynağı kaybolabilir (İki faktör teorisi Herzberg).

Davranış değişikliğini başlatan sürecin önemli bir kısmı, belirli bir davranışın sahip olduğu sonuçların gözlemlenmesidir. Fakat tüm davranışlar izlenmez. Davranış ancak bir kişi bir durum üzerinde tam kontrole sahip olduğunda ve belirli sonuçları gerçekleştirebildiğinde değiştirilebilir. Bandura bu kavramı öz-etkinlik olarak adlandırıyor.

İnsanların başkalarının davranışlarını taklit etmesini sağlayan çeşitli faktörler vardır. Albert Bandura bunu açıklığa kavuşturan bir model geliştirdi. Model 1971’de yayınlandı ve yukarıda gösterilmiştir.

1. Dikkat

Duruma sahip bir modelin gözlemlenmesi, davranışın uyarlanması veya taklit edilmesi için gereklidir. Öğrenci kendini bir modele yansıtmadan taklit mümkün değildir. Kısmen sosyal medyadan dolayı bazı rol modellere verilen ilgi katlanarak arttı.

2. Saklama

Gözlemin çoğaltılabilmesi için saklanması gerekir. Davranış gözlemlenebilir ama bu otomatik olarak içselleştirildiği anlamına gelmez. İnsan sosyal öğrenmeyi doğrudan yapmaz. Bu yüzden bellek süreçte önemli bir rol oynar.

3. Üreme

Üreme, içselleştirilmiş hatıraları davranış olarak gerçekleştirme yeteneğidir. Birçok davranış özelliği günlük olarak korunur ama her şey daha sonra kullanılmayacaktır. Bazı durumlarda, öğrencinin fiziksel durumu davranışı değiştirme arzusunu sınırlar.

4. Motivasyon

Öğrenci tarafından yansıtılan modelin bir durumu vardır. Bir model büyük bir statüye sahip olduğunda, davranışının taklit edilmesi akla yatkındır. Örneğin, çocuklar ebeveynlerine saygı duyarlar ve bu yüzden gözlemden sonra davranışları benimser. Pop yıldızları, ünlü oyuncular veya diğer nüfuzlu kişiler de model olarak görülebilir. Buradan, model ile öğrenci arasındaki benzerliklerin davranışın taklit edilme olasılığını artırdığı sonucuna varılabilir.

Genellikle yetkilendirilmiş davranış taklit edilir. Fakat onaylamanın tamamen materyalist olmaması gerekmektedir. Öğrenci ayrıca modeli takip etmek için içsel olarak motive edilmelidir.

Sonuç

Çevreye uyum çok genç yaşta başlar. Gözlem yaparak, davranış uyarlanabilir veya öğretilebilir. Belirli bir davranışın sahip olduğu sonuçları analiz ederek, davranışı değiştirebilecek bir süreç başlatılır veya başlatılmaz. Yüksek statüye sahip rol modellerine sıklıkla bakılır. Bu durum davranışın kopyalanmasında rol oynayan faktörlerden biridir. Albert Bandura, sosyal öğrenme teorisiyle, iyi örneklerin takip edileceğini ama bunun tersi de olduğunu gösteriyor.

Ne düşünüyorsunuz?

Başka birinin nasıl yaptığını gözlemledikten sonra kopyaladığınız veya uyarladığınız belirli davranışları tanıyor musunuz? Başkalarının rol model davranışlarını taklit ettiğini görüyor musunuz?

Düşüncelerinizi ve bilginizi aşağıdaki yorum kutusunda paylaşabilirsiniz.

Bu makaleyi beğendiyseniz, modeller ve yöntemler hakkındaki en son gönderiler için bültenimize kaydolabilirsiniz.

Kaynakça

  • Bandura, A. (1962). Taklit yoluyla sosyal öğrenme. M. Jones (Ed.), Motivasyon üzerine Nebraska sempozyumu. Lincoln, NE: University of Nebraska Press.
  • Bandura, A. (1971). Sosyal öğrenme Teorisi. Morristown.
  • Kirsch, I. vd. al, (2004). Klasik ve edimsel koşullanmada bilişin rolü.
    • Share:

    Leave Your Comment